Toplumun temel taşı olarak
bilinen aile; ortak bir geçmişi olan, birbirine duygusal bir bağ ile bağlanan
ve ortak hedefleri olan bir yapıdır.
Ailenin esasında
sadece toplumun değil, bireylerin de temeli olduğuna vurgu yapan NEV FSM
Psikiyatri Bölümünden Uzm. Dr. Başak Tüzün Mutluer, “Çünkü insanlar model
alarak öğrenir. Kişinin dahil olduğu aile onun gelişiminde önemli bir yer
tutar. İnsan, ilk ilişkilerini aile bireyleriyle kurmaya başlar. Çocukluk
çağındayken bakım verenlerle kurulan ilişkiler o çocuğun erişkin hayatında kuracağı
ilişkileri etkiler. Güvenli;
sevgi ihtiyacının ve
temel ihtiyaçların karşılandığı, duyguların anlaşılarak kabul edildiği, aile
bireylerinin kendini ifade
edebilmesine olanak tanınan bir aile ortamında büyüyen çocuk, dünyayı güvenli bir
yer olarak algılar ve kişilerarası ilişki kurma becerileri gelişir. Ailede iletişim
sorunları olduğunda bu süreçte aksamalar olur” dedi.
Aile hayat
çizgisinde bazı dönemler zorluklar görülebilir
“Aile yaşamı tüm bireyleri
ve onların hayatlarını da içeren bir yaşam çizgisinde ilerler. ‘Aile yaşam
döngüsü’ olarak tanımlanan bu sürecin evreleri vardır. Her evre aile içinde
değişikliklerin yaşandığı bir süreçtir ve bu dönemlerde sorunlar görülebilir”
diyen Başak Tüzün Mutluer, “Bu evrelerden ilki ailenin evlenme yoluyla bir
araya geldiği ‘yeni çift’ dönemidir. Bu döngüde evlilik sisteminin oluşması,
geniş aile ve akranlarla ilişkilerin eşleri de içerecek şekilde yeniden
düzenlenmesi gerekmektedir. Bu düzenleme yapılırken eşlerin kişilik
özelliklerindeki ve köken aile yapılarındaki farklılıklar yeni kurulan çekirdek
aile sisteminde yeniden harmanlanır. Bu farklar göz ardı edilir ve ortak bir
hedef belirlenemezse çatışmalar ortaya çıkar. Eşler aralarındaki çift
ilişkisini korumak ve ona bakım vermekle yükümlüdür. Çünkü bir çiftin ilk
çocuğu aralarındaki ilişkidir. Bu ilişki ne kadar sağlamsa doğacak çocuklarla
kurulan ilişkiler de o kadar sağlıklı olacaktır” diye konuştu.
Çocuk sahibi olunduğunda
eşler için yeni bir yaşam döngüsü başlar
“Eşler çocuk sahibi
olduklarında yeni bir yaşam evresine girerler” diyen Uzm. Dr. Başak Tüzün
Mutluer, “Bu dönemde yeni üyelerin aile sistemine kabulü esastır. Evlilik
sisteminin çocuklara alan açacak şekilde yeniden düzenlenmesi, ev görevlerinin
yeniden tanımlanması, ana-babalık rollerine geçişte çift ilişkisinin korunması
bu dönemin gerekliliklerindedir. Ailedeki bu değişiklikler tüm bireyleri
etkilediğinden her bireyin duygusal ve temel ihtiyaçları fark edilerek ortak
bir hedef doğrultusunda aile sisteminin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Çocuğun ergenlik çağında olduğu aile yaşam
döngüsündeki ailede çocukların bağımsızlıkları desteklenerek; anne babanın
kırılganlıklarını hafifletmek adına esnekliğin arttırılmasına ihtiyaç
duyulmaktadır. Evden ayrılma döneminde ise genç yetişkinlerin kendi duygusal ve
mali sorumluluklarını üstlenmesiyle birlikte; benliğin aile köklerinden
ayrışması, akranlarla yakın ilişkilerin gelişimi gibi değişiklikleri
beraberinde getirir” ifadelerini kullandı.
Her ailede yaşanıyor
“Bu döngüler her
ailede yaşanır” diyerek sözlerine devam eden Mutluer, “Eğer sınırları zayıf,
rollerin net olmadığı ve farklılaşmaya izin verilmeyen ‘iç içe’ bir aile yapısı
varsa ya da sınırların çok katı olduğu, yetersiz ve sağlıksız bir iletişimin
hakim olduğu ‘kopuk’ bir aile söz konusuysa çatışmalar ortaya çıkar. Böyle
durumlarda aile terapisi ile uygun iletişim becerileri geliştirilerek aile
sisteminin yeniden düzenlenmesi ve işlevsellik kazanması amaçlanır” açıklamalarında
bulundu.
###
Popüler Yazılar
- Kalp damarlarının incelemesind...
- Kadın sağlığını tehdit eden se...
- Güngör: “Kış aylarında boğaz a...
- Okullarda el, ayak, ağız hasta...
- Ağrılara doğal çözüm: Nöralter...
- AIDS hastalığı tüm dünyada hız...
- Safra kesesi taşları neden olu...
- Hamilelik belirtileri nelerdir...
- Akciğer kanserinin bir numaral...
- Boğaz kuruluğu neden olur? Boğ...